Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

gol atmak

  • 1 touch down

    gol atmak (ragbi), konmak, yere inmek
    * * *
    in
    * * *
    1) ((of aircraft) to land: The plane should touch down at 2 o'clock.) inmek
    2) (in rugby and American football, to put the ball on the ground behind the opposite team's goal line (noun touch-down).) gol atmak

    English-Turkish dictionary > touch down

  • 2 schießen

    schießen <schießt, schoss, geschossen> ['ʃi:sən]
    I vi
    1) ( Schütze) atış yapmak ( auf -e), ateş etmek ( auf -e), kurşun sıkmak ( auf -e) sport, şut çekmek;
    etw ist zum S\schießen ( fam) bir şey gülünecek olmak
    in die Höhe \schießen boy atmak;
    wie Pilze aus dem Boden \schießen mantar gibi yerden bitmek
    3) sein ( herausquellen) fışkırmak ( aus -den);
    II vt
    1) ( Geschoss) atmak, fırlatmak
    2) ( Satellit, Rakete, Ball) atmak, fırlatmak;
    ein Tor \schießen bir gol atmak
    3) ( Wild) vurmak
    4) ( Foto) çekmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > schießen

  • 3 kick

    tekmelemek, tekme atmak; (gol) atmak; çifte atmak, tepmek; (silah) tepmek,tekme; heyecan, zevk, cosku; (alkol, uyusturucu, vb.) etki

    English to Turkish dictionary > kick

  • 4 but

    Dictionnaire Français-Turc > but

  • 5 забивать

    kakmak,
    çakmak; çivilemek,
    mıhlamak; doldurmak,
    tıkamak
    * * *
    несов.; сов. - заби́ть
    1) kakmak; çakmak

    забива́ть сва́и — kazık kakmak

    забива́ть гво́зди — çivi çakmak

    2) çivilemek; mıhlamak

    забива́ть окно́ до́сками — pencereyi tahta mıhlayıp kapatmak

    дверь была́ заби́та двумя́ до́сками крест-на́крест — kapıya çaprazlama iki tahta çakılmıştı

    3) doldurmak; tıkamak

    склад заби́т — depo tıka basa doludur

    прохо́д заби́т — geçit yeri tıkalıdır

    у́лицы заби́ты наро́дом — caddeler adam almıyor

    у него́ кварти́ра заби́та веща́ми — onun dairesi tıklım tıklım eşya dolu

    4) спорт.

    забива́ть гол — gol atmak / yapmak

    забива́ть мяч в воро́та — topu kaleye sokmak

    им заби́ли три мяча́ / го́ла — üç gol yediler

    5) разг. (превосходить в чём-л.) bastırma, baskın çıkmak

    в э́том он и тебя́ забьёт — bunda seni de bastırır

    6) ( на бойне) kesmek

    Русско-турецкий словарь > забивать

  • 6 Tor

    Tor <-en, -en> [to:ɐ] m <-(e) s, -e> [to:ɐ] nt
    1. ( geh) ( Person) budala, ahmak
    2. 1) ( große Tür) kapı, cümle kapısı
    2) ( Eingang) giriş kapısı; ( Monument) anıtsal kapı
    3) sport ( Gehäuse) kale; ( Treffer) gol;
    im \Tor stehen kalede durmak;
    ein \Tor schießen gol atmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Tor

  • 7 голова

    baş,
    kafa; beyin,
    akıl,
    zekâ
    * * *
    ж
    1) врз baş; kafa; kelle (сахару, сыру)

    подня́ть го́лову — başını / kafasını (yukarı) kaldırmak; перен. baş(ını) kaldırmak

    заби́ть мяч голово́й — спорт. kafa (vuruşu) ile gol atmak

    идти́ в голове́ коло́нны — kolun başında yürümek

    сто голо́в скота́ — yüz baş hayvan

    со́лнце уже́ бы́ло / стоя́ло (у нас) над голово́й — güneş tepemize dikilmişti

    2) kafa

    он па́рень с голово́й — kafalı bir çocuktur

    све́тлая голова́ — aydın kafa

    у него́ тупа́я голова́ — kalın kafalıdır

    будь у неё голова́ (на плеча́х) — onda kafa olsa

    у него́ голова́ хорошо́ рабо́тает — kafası işliyor / iyi çalışıyor

    ••

    в пе́рвую го́лову — ilk önce, en başta

    на све́жую го́лову — dinç kafayla

    с головы́ до ног — baştan ayağa; tepeden tırnağa (kadar)

    дал я ему́ де́нег, да на свою́ го́лову — ona para verdim de kendime ettim

    вы́брось э́то из головы́! — bunu aklından çıkar!

    заплати́ть головой за что-л.bir şeyi canı ile ödemek

    и в го́лову не прихо́дить — hiç aklına gelmemek, aklından bile geçmemek

    идти́ голова́ в го́лову — atbaşı (beraber) gitmek

    лома́ть го́лову над чем-л. — kafa patlatmak / yormak

    не выходи́ть из головы́ — aklından çıkmamak

    потеря́ть го́лову — aklı başından gitmek

    склони́ть го́лову — baş eğmek;

    уда́рить в го́лову (о вине)başına vurmak

    тео́рия, поста́вленная с ног на́ го́лову — baş aşağı duran bir teori

    сам себе́ голова́ — başına buyruk

    кому́ могло́ прийти́ в го́лову, что... ? —... kimin aklına gelirdi?

    эх, голова́ (твоя́) садо́вая! — разг. hey kuru kafa!

    пусть у него́ голова́ боли́т! — onun başı ağrısın!

    у него́ дел вы́ше головы́ — işi başından aşkın

    дурна́я голова́ нога́м поко́я не даёт — погов. akılsız başın cezasını ayak çeker

    Русско-турецкий словарь > голова

  • 8 score

    n. çizik, çizgi, çentik, durum, skor, puan, sayı, hesap, yirmi, başlangıç çizgisi, partisyon, notaya geçirme
    ————————
    v. çizmek, çizgi çekmek, işaretlemek, çentiklemek, sayı yapmak, skor kaydetmek, gol atmak, değerlendirmek, hesabını tutmak, şanslı olmak, azarlamak, ağır eleştirmek, notaya geçirmek, partisyon yazmak
    * * *
    1. puanla (v.) 2. puan (n.) 3. sayı yap (v.) 4. sayı (n.)
    * * *
    [sko:] 1. plurals - scores; noun
    1) (the number of points, goals etc gained in a game, competition etc: The cricket score is 59 for 3.) oyun sonucu
    2) (a written piece of music showing all the parts for instruments and voices: the score of an opera.) tüm nota, partisyon
    3) (a set or group of twenty: There was barely a score of people there.) yirmi, yirmilik grup
    2. verb
    1) (to gain (goals etc) in a game etc: He scored two goals before half-time.) sayı yapmak
    2) ((sometimes with off or out) to remove (eg a name) from eg a list by putting a line through it: Please could you score my name off (the list)?; Is that word meant to be scored out?) çıkarmak
    3) (to keep score: Will you score for us, please?) sayı tutmak
    - score-board
    - on that score
    - scores of
    - scores
    - settle old scores

    English-Turkish dictionary > score

  • 9 score a goal

    v. gol atmak

    English-Turkish dictionary > score a goal

  • 10 score a hat trick

    v. üç sayı yapmak, üç gol atmak

    English-Turkish dictionary > score a hat trick

  • 11 score a goal

    v. gol atmak

    English-Turkish dictionary > score a goal

  • 12 score a hat trick

    v. üç sayı yapmak, üç gol atmak

    English-Turkish dictionary > score a hat trick

  • 13 Eckball

    sport korner atışı, köşe atışı;
    einen \Eckball treten köşe atışı yapmak;
    einen \Eckball verwandeln köşe atışından gol atmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Eckball

  • 14 Kopfball

    sport kafa çıkışı;
    ein Tor durch \Kopfball erzielen kafa çıkışı ile gol atmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Kopfball

  • 15 verwandeln

    verwandeln*
    I vt
    1) ( ändern) değiştirmek, çevirmek (in -e);
    er ist wie verwandelt tamamıyla değişmiş gibi, sanki bambaşka birisi olmuş
    2) chem, phys dönüştürmek
    3) ( verhexen)
    den Prinzen in einen Frosch \verwandeln prensi kurbağaya çevirmek
    4) sport;
    einen Eckball \verwandeln köşe atışından gol atmak
    II vr
    sich \verwandeln dönüşmek (in -e); ( Gestalt annehmen) kılığına girmek, olmak;
    ihr Wohnzimmer wird sich in ein Konzertsaal \verwandeln oturma odanız konser salonuna dönüşecek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > verwandeln

  • 16 score

    çizgi, kertik, çentik, isaret; siyrik; sayi, puan, skor; neden, sebep; hinç, hesap, kuyruk acisi; partisyon; hesap; günün olaylari, aktüalite; yirmi sayisi, (sayi, puan) kazanmak, almak; (gol) atmak; skoru kaydetmek; çentmek; (basari, zafer, ödül, vb.) ka

    English to Turkish dictionary > score

  • 17 marquer

    I
    v t
    1 signaler işaretlemek
    2 fam écrire yazmak
    3 impressionner iz bırakmak

    Cet incident l'a marqué. — Bu olay kendisinde izler bıraktı.

    Il a marqué son époque. — Çağında iz bıraktı.

    4 işaret etmek

    Ma montre marque dix heures. — Saatim on'u işaret ediyor.

    5 exprimer göstermek
    6 gagner başarmak
    II
    v i
    1 tacher iz bırakmak
    2 fig impressionner bir anı bırakmak

    Dictionnaire Français-Turc > marquer

  • 18 пропускать

    несов.; сов. - пропусти́ть
    1) врз geçirmek; kaçırmak, sızdırmak

    пропуска́ть во́здух — ( внутрь) hava almak; ( наружу) hava kaçırmak

    што́ра не пропуска́ет све́та — perde ışık geçirmez

    э́тот сосу́д пропуска́ет во́ду — bu küp suyu sızdırıyor

    сты́ки (обши́вки) пропуска́ют во́ду — мор. armuzlar su sızdırıyor

    пропусти́ть жи́дкость через фильтр — sıvıyı süzgeçten geçirmek

    пропусти́ть мя́со через мясору́бку — eti kıyma makinesinden çekmek

    колю́чая про́волока, по кото́рой пропу́щен (электро)то́к — elektrik yüklü dikenli teller

    пропуска́ть суда́ через проли́в — gemileri boğazdan geçirmek

    2) (обслуживать, обрабатывать) kapasitesi... olmak; hizmet sağlamak; bakmak

    порт пропуска́ет миллио́н тонн гру́зов в год — limanın yıllık yükleme ve boşaltma kapasitesi bir milyon tondur

    3) geçirmek (давать пройти, проехать); (çekilerek) yol vermek ( давать дорогу); içeri bırakmak, içeri sokmak (впускать куда-л.)

    он пропусти́л меня́ впере́д — beni öne geçirdi

    толпа́ пропусти́ла нас — kalabalık açılarak bize yol verdi

    че́рез проли́в врага́ не пропусти́ли — düşmanı boğazdan içeri sokmadılar

    4) (разрешать к напечатанию, демонстрации и т. п.) müsaade etmek

    коми́ссия э́тот фильм не пропусти́ла — komisyon bu filmin gösterilmesine müsaade etmedi

    5) спорт. yaptırmak

    он пропусти́л два мяча́ в свои́ воро́та — kendi kalesine iki gol yaptırmış

    кома́нда заби́ла 10, и пропусти́ла 6 голо́в / мяче́й — takım 10 gol atıp 6 gol yedi

    6) ( упускать) kaçırmak

    пропусти́ть удо́бный слу́чай — fırsatı kaçırmak

    7) (при чтении, переписывании, подсчете) atlamak; geçmek

    пропу́щенная строка́ — atlanan satır

    ока́зывается, я пропусти́л два сло́ва — iki kelime atlamışım

    э́ти подро́бности пропусти́ — bu ayrıntıları geç

    8) ( не являться) gelmemek, bulunmamak

    он пропусти́л три уро́ка — üç derse gelmedi

    9) разг. ( выпить) atmak, yuvarlamak

    пропусти́ть по рю́мочке / по ма́ленькой — birer tek atmak

    Русско-турецкий словарь > пропускать

  • 19 schießen

    ateş ederek öldürmek
    ateş etmek
    atmak (gol)
    atış yapmak
    fırlamak
    fışkırmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > schießen

См. также в других словарях:

  • gol atmak (veya yapmak) — topun karşı takımın kalesine girmesini sağlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akın — 1. is., ed. Kazak Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad 2. is. 1) Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması Ada yı bir rençper akını doldurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hücum — is., Ar. hucūm 1) Saldırma, saldırı, saldırış Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı / Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı. Y. K. Beyatlı 2) Üşüşme, bir yere toplanma 3) ünl. İleri anlamında kullanılan bir seslenme sözü 4) mec. Sert eleştiri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ileri uç oyuncusu — is., sp. Futbolda görevi karşı tarafa top sürmek ve gol atmak olan ileri uçtaki oyuncu, akıncı, muhacim, forvet …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Liste Swadesh Du Turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Liste Swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Liste swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Turc (liste Swadesh) — Liste Swadesh du turc Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • dalga — is. 1) Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket Rıhtıma vuran dalgaların temposu da içimdeki ölçüye uyuyor. H. Taner 2) Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yar — is. Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum Birleşik Sözler yalı yar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yardan atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»